1. kötülük ve bencillik arasında görüyorum seni. neden mi? kötüsün, hiç sevmemiş gibi kötüsün. hiç sevgimi görmemiş gibi, ben hiç hayatında olmamışım gibi kötüsün. inandığın şeyler var ama bunları görmezden geliyorsun.

    biliyor musun? sevgiyi paramparça etmeyi çok iyi biliyorsun. bin parçaya bölmeyi, her yazışında da sevgimin, o bin parça hâlinin eski haline dönüşü. bir de bencilsin çünkü bizim için kendimi göz ardı edip sana geldiğimi görmüyorsun. kendi canın yanmasın diye adım atmıyorsun. ve benim kaç kere canım yandı, kaç kere yaktın hatırlamıyorsun. nefret edecek olan sen olmamalısın, ben olmalıyım.

    bir an durup düşünsene, benim yerime kendini koy. bir dakika durmazsın değil mi? buraya kadar da gelmezdin gerçi. çünkü zor, çünkü bu can yakıyor. ama benim içim rahat, bile isteye canımı yaktın. ben hiç yeltenmedim buna. şimdi hiç yazmıyorsun ya, ben yazmadıkça da yazmayacaksın. ben sevmedikçe de sevmeyeceksin. kaç şehri yıktın içimden bu sevgime rağmen? hiç bilmiyorsun. ama hoş, neyse deyip geçmek en güzeli. neyse.
  2. yüzünü görmeyeli, sesini duymayalı bir yıl geçti üzerinden. bazen parmak uçlarına kadar özleyip bazen özlediğime nefret ediyorum. geçen günlerin birinde, otobüste sana benzeyen bir kadın gördüm, üstelik karşılıklı oturuyorduk ve yol boyunca onu izledim. olsaydın ne olabilirdi ki? yaklaşamazdım dahi beni öyle bir başıma bıraktığın için. buraları okuyor musun bilmiyorum ancak bıraktığın ve dünya üzerinde affedemeyeceğim bir yükle geziyorum hâlâ.

    olur da çarparsa gözün diye,
  3. yarın doğum günün. yine hiç içimden gelmeyerek kutlayacağım, yine aramızda soğuk bir konuşma geçecek ve kapatacağız telefonları. bazen düşünüyorum, bana veya anneme, en kötü abime, kattığın ne var şunca yıl. sadece öfken, sadece kötü sözlerin, sadece negatif enerjin...

    kaç oldun? 46 sanırım. hiç göstermiyorsun saçındaki ufak tefek beyazlar dışında. çünkü hiçbir şeyi biz kadar dert etmedin. öylesine yaşadın. öylesine geçti adın, kimliğin, sıfatın. bıraktığın izler iyi olsun isterdim. hem de çok. ama artık önemsemiyorum. içimde sana karşı birikmiş onca sözü zihin çöplüğüme atıp yok ediyorum. sen gibi olmayacağım. bana kattığın en önemli şey buydu. nasıl olmamam gerektiği. ben küçükken anneme söylediğin şeyleri duydum. annem nasıl hatırlıyor bilmiyorum ama sen unutmuşsundur. ben unutmayacağım. kötü kalbinin içinde o kadar aradım ki belki vardır bir iyilik, bir sevgi kırıntısı ama bulamadım. o kadar görmek istedim ki. seni hiç ağlarken, bir hayvanı severken, bir iyilik yaparken, güzel bir söz sarf ederken görmedim ki. işte bunların tam zıttı olmaya and içtim baba. sen gibi olmamaya.

    şimdi söyle, ruhumun sakat yanıyken sen, iyi ki doğdun mu?
    üzgünüm. kötülüklerin varlığı hiçbir zaman iyi değildir.
  4. sınavlarımın ortasında aklıma geliyorsun. çalışmaktan gerilip sigaraya iniyorum, her sigaraya inişimde sesimi duymak isteyişinden kaynaklı şu an bir boşluk oluyor. öyle yalnızca içip, çıkıyorum yeniden. biliyorum neler düşündüğünü. içinden neler geçtiğini. ama öyle değil. sahiden değil. beni hayatında sahiden isteyip istemediğinden emin değilim. insan, korkularıyla değil korkulara karşı gösterdiği cesaretiyle var olur. belki de senin cesaret etmek istemeyişin bunu düşündürüyor bana.

    zira buradayım, biliyorsun. eğer ben, fedakarlık yapmana ya da korkularına değmeyecek biriysem hiç olmayalım. benim hiç orta noktam olmadı ki. bir şey ya vardır ya yoktur. ya var olalım, ya yok. arafta kaldıkça var olma ihtimalimiz düşüyor. okuyacağını biliyorum ya da en azından öyle umuyorum. eğer çoktan benimle ilgili defterini kapatmadıysan. ha bu arada, gülüşünü özledim.
  5. işte sen olsaydın belki, seninle gitmeyi çok isterdim haftasonu. gündoğumuna birlikte bakardık iki şarap ile. ama biliyor musun bir şeyler asla insan sabit kaldığında gerçekleşmez, eğer gerçekleşmesini beklediysen diye söylüyorum. bizi, senin korkaklığın olduramadı. onun dışında çözümsüz hiçbir şey yoktu. hazırdım sana. ama yok, mitoz, asla istediğine ulaşamaz. ben o kadar yorgunum ki bununla mücadele ettim yine de. çünkü biliyorum güzel şeyler kolayca ulaşıldığında çabuk tükenir. çetin yollardan geçip ulaştığın, sana daha çok şey katar fakat biz, bir sonuca asla vardıramadık. senin sevenin değer verenin çok, muhakkak. ben de boşluğa alışkınım. çünkü, karşıma çıkan her şey itekledi beni buna. kadehim tek başıma, müziğim de. gündoğumu da başka baharlara...